2021 yılının ikinci röportajını Tarih’18 Mezunumuz Meryem İŞLİYEN
ile gerçekleştirdik. Merak uyandıran
hikayesiyle sizleri de heyecanlandıracağına inandığımız Sevgili Meryem’in
hikayesini bir de kendisinden dinleyelim. Meryem İŞLİYEN kimdir?
Aslen Mardinliyim, Düzce’de büyüdüm. 2011
Akçakoca Lisesi mezunuyum, TOBB ETÜ Tarih bölümünün ardından, Galatasaray
Üniversitesi Gikamer ve İstanbul Teknik Üniversitesi Kuluçka Merkezlerinde uzun
dönem girişimcilik eğitimleri aldım. Türk Amerikan Derneği’nden dil bursu
kazanarak ve Facebook İstasyon’dan ihracat eğitimleri alarak girişimcilik
serüvenimi destekledim.
TOBB
ETÜ ile yollarınız nasıl kesişti?
TOBB ETÜ’yü Türkiye 387.si olarak tam
burslu olarak kazanıp, ardından yedi yılda tam burssuz bitirmeyi başaran
azınlıktanım. Bunu aslında eğlenceli buluyorum çünkü bana başarı ölçütlerinin
dışında olduğumu hissettiriyor. Yanlış bölümü seçtiğini onu okumaya başladıktan
sonra fark eden binlerce öğrenci vardır herhalde bu ülkede. Ben de onlardanım. Açıkçası tarih haricinde ne isteyebileceğimi
de pek bilmiyordum. Bu noktada istediğimiz tüm bölümlerden ders alabilmemiz çok
işime yaradı. Neredeyse tüm alanlardan ders alarak nihayetinde, 2016’da Ahu
Genis Gruber’in verdiği, Uluslararası Girişimcilik bölümü, Kültürlerarası
İşletme dersinde hocanın da teşvikiyle şu anki kariyer çizgimi belirlerdim.
Afrika
serüveniz nasıl başladı?
2017’de Sen de Gel Derneği’nin gönüllüsü
olarak, 2.5 aylığına Afrika’ya gittim ve oradaki kültürden çok etkilendim.
Döndüğümde Afrikalı kadınlarla el sanatları üzerine bir proje yapmak istedim
fakat başlamak üzereyken sağlık sorunlarım sebebiyle vazgeçmek zorunda kaldım.
Ancak sürdürülebilir kültürel çalışmalara olan ilgim giderek artmaya başladı.
Kurucusu
olduğunuz Butekmi’nin hikayesi ile ilgili neler anlatmak istersiniz?
2019’da geleneksel el sanatlarının son
temsilcilerinin vefatıyla geleceğe aktarılamadığına dair üst üste birkaç haber
okumamla, iki ay boyunca geceli gündüzlü neden acaba, sorusuna cevap aradım.
Fakat oturduğum yerden huzursuzluğumu gideremeyeceğimi farkedince dört ay boyunca il il gezerek
üreticileri ziyaret ettim, festivallere katıldım, STK, kamu ve özel sektörlerde
konunun ilgililerine ulaştım. Projeden fazlasına ihtiyaç olduğunu görüp Butekmi
isimli şirketi kurdum.
Şuanda Butekmi ile geleneksel el
sanatlarından takı ve aksesurlarlar ile firmalara yönelik kişisel ve kurumsal
tasarımlar üretiyoruz. Mardin’de iki atölye ve üç geleneksel el sanatından
üretimler yapıyoruz. Bu sayede hem kültürel hem ekonomik çift taraflı fayda sağlamayı
başarıyoruz. Aynı zamanda eğitimini aldığım tarih bilgilerini kullanarak tüm
motiflerin taşıdıkları tarihi ve kültürel anlamlarını anlatarak “takılabilir
hikayeler” mottomuza bir zemin oluşturuyoruz.
Girişimcilik
serüveninizdeki kırılma noktanız ne oldu?
Saha çalışmalarının ilk ayında elimde
hiçbir şey yoktu ve devam etmek hakkında tereddüt etmeye başlamıştım. TOBB İkiz
Kuleleri arayıp benim bir projem var ve bunu tarafsızca dinleyip yorum
yapabilecek birilerine ihtiyacım var, diyerek operatördeki beyle birlikte daire
başkanlarını aradık. O dönemki Girişimcilik ve Sektörler Meclisi daire başkanı
Ozan Acar ile tanışmamı sağladı bu çabam. Görüşmemizde bu projeyi başkası
yapmaya kalksa zor derdim, ama bana değer yaratacağına dair güveni verdin ve
devam et, dedi. O noktadan sonra hiç durmadım. Zaman zaman arayıp kendisine
geri bildirimde bulunmaya devam ediyorum.
2017’de havaalanında çalışırken, beş
dakikalık bir sohbetin ardından müşterim seninle tekrar karşılaşacağımıza
inanıyorum ben, diyerek bana kartvizitini verdi. Karta baktığımda Demet Sabancı
ismini görünce, arkasından gerçekten inanıyor musunuz, diye seslendim. Gülerek
döndü ve evet inanıyorum kesinlikle, dedi. Üç yıl sonra GS Üniversitesi
Girişimci Kadınlar Merkezi için Emine Erdoğan’ın verdiği bir resepsiyona
davetliydim. Eğitimimizi TİKAD destekliyordu ve üyeleri arasında Demet Sabancı
da vardı. Yanına gittim ve kendimi tanıttım. Hatırladı ve seni burada gördüğüme
hiç şaşırmadım, biliyordum, söylemiştim zaten diyerek beni bir kez daha bana
olan güveniyle şaşırttı.
Bu iki olay kırılma noktamdı.
Üniversite
yıllarınızdan gönüllü olarak sosyal dayanışma projelerine destek verdiğinizi
bilmekteyiz. Biraz da yapmış olduğunuz bu projelerinizden bahsedebilir misiniz?
Tüm hayatım boyunca topluma hizmeti sevdim.
Üniversiteyi kazanınca önce çeşitli sivil toplum kuruluşlarında gönüllülük
yaptım, devamında TOBB ETÜ Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Topluluğunda yönetimde
görev aldım. Şu anda hala gönüllü olarak destek vermeye devam ediyorum. Ben ve
arkadaşlarım bu toplulukta çok güzel işlerin içinde yer aldık. Okulumuzun
birçok olanağı var elbette ama benim en çok faydalandığım olanağı sosyal
çalışmalara olan sonsuz desteği oldu. İyiliği şehirlerden şehirlere, kişilerden
kişilere ulaştırmak inanılmaz bir doyum. Her ne yapıyor olursam olayım yaptığım
işte sevgi ve anlam bulmaya çalışıyorum. Ve en büyük hayalim çocuklara ve
gençlere ilham vermek umarım bir gün gerçek olur.
TOBB
ETÜ Mezunlar Derneği ile ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Mezunlar
Dernekleri üniversite öğrencilerinin sahip olduğu ortak kültürü ve değeri
yansıtan, yaşatan yegane topluluklardır.
Biz mezunlar arkamızdan gelen arkadaşlarımızın bu noktada referansıyız.
Bizlerin aldığı yol yetişmekte olan TOBB ETÜ öğrencilerine mutlaka güven verecektir.
Dolayısıyla birlikteliğimiz bana göre ruhumuzu ve gücümüzü yansıtıyor. Bana bu
röportaj imkanını sunan TOBB ETÜ Mezunlar Derneği’ne çok teşekkür ediyorum.
Girişimcilik konusunda öğrencilerimizi ve mezunlarımızı cesaretlendirdiğiniz için ve
samimi röportajınız için teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını
diliyoruz.