TOBB ETÜ Mezunlar Derneği,Mart ayı Röportajlar köşesinde
bu ay,Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü 2012 mezunumuz
Ahmet Recai AÇIKGÖZ‘ü ağırlıyor.
Ahmet Recai Açıkgöz kimdir?Recai Bey,bize
biraz kendinizden bahsedebilir misiniz ?
1988 yılında Ankara’da doğdum ama
aslen Gaziantepliyim. Girişimcilik
özellikle de teknoloji girişimciliği konularında çalışıyorum.Seyahat etmekten
ve farklı kültürleri tanımaktan çok hoşlanırım. Amatör olarak elektronik müzik
ve senaryo yazarlığıyla uğraşıyorum.
TOBB ETÜ’yle olan hikayeniz nasıl başladı? TOBB ETÜ’de
geçirmiş olduğunuz eğitim-öğretim yıllarınız ile ilgili bizlerle neler
paylaşmak istersiniz?
TOBB ETÜ macerası benim için 2006 yılında başladı. Bildiğiniz üzere TOBB
ETÜ’de 3 dönem süren oldukça yoğun bir eğitim-öğretim programı mevcut,Elektrik-Elektronik
Mühendisliği zor bir bölüm. Okula başladığımda eğitim tek binada devam
ediyordu, bu sebeple farklı disiplinlerden öğrencilerle arkadaşlık geliştirme
fırsatım oldu. Bunun profesyonel kariyerimde
çok faydasını gördüğümü söylemek isterim. İkinci yabancı dil olarak İspanyolca
ve Almanca almıştım, bu doğrultuda belirtilen ülkelere öğrencilik yıllarım
boyunca birkaç kez seyahat edip pratik yapma imkanı yakaladım. Her TOBB ETÜ mezunu
öğrenci gibi çok kolay geçmeyen ancak keyifli bir süreçti.
Sizi Elektrik-Elektronik
Mühendisliği Bölümünü okumaya sevk eden bir hikayeniz var mı? Varsa bizimle
paylaşır mısınız?
Mühendislik okumaya karar verdiğimde, profesyonel anlamda seçeneklerimi
açık tutmak açısından Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünü tercih ettim.
Elektrik-Elektronik Mühendisliği müfredatında hem temel bilimler dersleri, hem
de mühendislik özelinde birden çok seçeneğiniz mevcut. Örneğin;elektrik alanına
yönelip zayıf akım, yüksek akım ya da güç elektroniği alanına yönelip mikro
işlemciler, gömülü sistemler, kontrol mühendisliği vb. alanlarında bir kariyer
inşa etmeniz mümkün. Yanı sıra tercihinizi yazılım sektöründe de kullanabilirsiniz.
Özellikle teknoloji alanında değişim hızlı gerçekleştiği için açık kariyer
kavramını çok önemsiyorum. Düşünsenize ben fakülteye başladığımda henüz Steve
Jobs Iphone’u tanıtmamıştı bile. Bu anlamda interdisipliner alanlar size bir
özgürlük sağlıyor.
Peki biraz da ortak eğitim hakkında konuşalım.
Ortak Eğitim modelinin iş hayatınızda ve şirketinizde size ayrıcalık
sağladığına inanıyor musunuz?
Ortak Eğitim süreci benim kariyerimde oldukça belirleyici bir etkiye sahip
oldu. Öğrencilik yıllarımda öncelikle sanayi,işletme koşullarını tecrübe etmek
adına ilk ortak eğitimimi İzmir Demir Çelik fabrikasında ağır sanayi koşullarında
otomasyon, plc ve enerji yönetimi alanlarını tecrübe ederek gerçekleştirdim.
Sonra Savunma Sanayi alanında hem akademik hem uygulamalı projelerin
gerçekleştirildiği TÜBİTAK SAGE’de
4 ay kadar çalıştım. Son olarak da yine Savunma Sanayi alanında özellikle
İnsansız Hava Teknolojileri alanında ülkemizde ilkleri gerçekleştiren TAI
(TUSAŞ)’ta 4 ay kadar süren bir ortak eğitim sürecini tecrübe ettim. Tüm bu
tecrübeler sonucu teknoloji girişimciliğinin yapmak istediklerim ve hedeflerime
daha uygun olduğu kanaatiyle, girişimcilik dünyasına adım attım. Bildiğiniz
gibi bahsi geçen şirketler birçok teknoloji mühendislik öğrencisinin nihai kariyer
hedefleri arasında yer alıyor. Ortak Eğitim Programı vasıtasıyla henüz öğrencilik
yıllarında bu organizasyonları tecrübe edip, kariyer planınızı bu doğrultuda
oluşturmanın büyük bir ayrıcalık olduğu kanaatindeyim.
Kariyer hayatınıza mezuniyetinizden kısa bir süre
sonra kurucusu olduğunuz Areca Teknoloji şirketi ile başladığınızı ve
sonrasında ‘Retinas’ ve ‘TUSmedline’ ile devam ettiğinizi bilmekteyiz.Bu süreç nasıl
ilerledi biraz bizlere bahsedebilir misiniz ?
Evet, sanırım bu röportajın benim açımdan en keyifli sorusu bu oldu. Aslında
Areca Teknoloji’yi mezuniyetimden çok kısa süre önce henüz öğrenciyken kurdum.
TAI’deki ortak eğitim sürecim devam ederken Bilim,Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı’nın o zaman adı Teknogirişim Hibe desteğini (şimdi aynı program Tübitak
BİGG-1512 olarak adlandırılıyor) kazanarak Teknoloji Girişimciliği kariyerime
de başlamış oldum.Temelde Areca Teknoloji Elektromanyetik Sensör
araştırma-geliştirme faaliyetlerini yürütmekteydi, prototipini tamamladığım
ürün seri üretime geçmedi ve donanım temelli girişimlerin yaşadığı sorunların
nerdeyse hepsini yaşayarak faaliyet ana konusunu Yazılım odaklı teknolojilere pivot
etti.
Yazılım anlamında bir süre hizmet sağlayıcı olarak faaliyetlerime devam
ederken Bu sırada TÜBITAK 2239 Burs programına yaptığım başvuru olumlu
sonuçlandı.TÜBITAK 2239 Programı daha öncesinde Teknogirişim hibe desteği alan
başarılı girişimcilere 30000$ kaynak sağlayarak Dünyanın istediği herhangi
bir yerinde girişimcilik ve teknoloji konularında eğitim almasını sağlayan çok
faydalı ve yararlı bir uygulamaydı. Dolayısıyla bu bursla birlikte benim için
eşsiz bir deneyim olan hem de kariyerime yön veren Silikon Vadisi günleri
başladı. San Francisco’ya giderek girişimcilik ekosistemini kalbinde tecrübe
etme fırsatım oldu. Burada İnkübatör ve Hızlandırıcı programlarına katılarak,
iş modeli geliştirme, finansman yönetimi, ölçeklenebilirlik ve proje yönetimi
konularında uygulamalı eğitimler alma fırsatını yakaladım.
Yine aynı dönemde Stanford Üniversitesi, İnovasyon ve Girişimcilik
Programı’na yaptığım başvuru olumlu sonuçlandı, ve buradaki eğitim sürecim
başladı.Yine eşsiz bir tecrübe olduğunu belirtmeden geçmem mümkün değil.
Stanford Üniversitesi’nin Silikon Vadisi kültürü üzerinde oldukça yoğun ve
baskın bir etkisi mevcut. Akademik bilginin nasıl teknolojiye dönüştürüleceği,
bu teknolojinin de pazara nasıl sunulacağı gibi çok kritik alanlarda Dünyanın
en yetkin hocalarından uygulamalı örnekleriyle eğitim alma fırsatını yakaladım.
2016 yılında tüm bu Silikon Vadisi günleri devam ederken eş zamanlı olarak
TOBB ETÜ’den dönem arkadaşım olan, Endüstri Mühendisliği’nde de çift ana dal
programını tamamlayan Ethem Yavuz ve o dönemde Bakırköy Ruh ve Sinir
Hastalıkları hastanesinde Psikiyatri Klinik Şefliği görevini yürütmekte olan
Fatih Yavuz ile birlikte Sanal Gerçeklik ve Artırılmış Gerçeklik
Teknolojilerine odaklanan Retinas’ı yine bir Tübitak desteğiyle 2016 yılında
kurduk. Retinas faaliyetlerine bir süre TOBB ETÜ Garaj’da devam etti.
Sanal Gerçeklikle Fobi Tedavisini sağlayan Safemind adlı sanal gerçeklik
ürünümüz, elde ettiğimiz bu tecrübeler ışığında ilk müşterilerini San Francisco
ve Los Angeles’taki psikoloji kliniklerinde bulmayı başardı. Sonrasında
gerçekleştirdiğimiz Hızlandırıcı başvuruları da olumlu sonuçlanınca tohum
yatırımı alarak Retinas’ı San Francisco’ya taşıdık. Aylık üyelik modeliyle
çalışan Safemind zihin sağlığı profesyonellerine destek amaçlı bir ürün olarak
çok kısa sürede önce batı yakasındaki eyalet ve şehirlerde sonrasında da doğu
yakasındaki eyaletlerde psikolog ve psikiyatristler tarafından kullanılmaya
başlandı.
2017 yılına geldiğimizde Safemind’ın müşteri ağı Avrupa’da da genişlemişti.
Bunun üzerine Berlin Bölgesel Yönetimi Kalkınma Ajansı tarafından Almanya’ya
davet edilerek faaliyetlerimizin bir kısmını orada yürütmek üzerine bir talep
aldık. Bu yöntemle Retinas’ın bir şubesini de Berlin’de açmış olduk. Bu sırada
Sanal Gerçeklik ve Artırılmış Gerçeklik teknolojileri alanında Meded, Talim
gibi farklı nişlere hitap eden uygulamalar geliştirdik. Eşzamanlı olarak Horizon
2020 kapsamındaki Avrupa Birliği Komisyonu projelerinde partner olarak yer alıp
iş ağımızı ve teknoloji kabiliyetlerimizi geliştirme fırsatını yakaladık. 2018
yılında Unicefile birlikte geliştirdiğimiz SELP (Social and Emotional Learning
Platform) adlı uygulamamız Birleşmiş Milletler Proje yarışmasında arka arkaya 2
yıl finale kaldı ancak ödülü bir türlü kazanamadık.
2019 Yılına geldiğimizde, Güney Kore Hükümeti tarafından gelen bir davetle
Asya Pazarını tecrübe etme şansımız oldu. Sonrasında Japonya menşeili
Rakuten’in hızlandırıcı programına seçilerek Japonya iş kültürü ve girişimcilik
ekosistemini tecrübe etme fırsatını yakaladık. Güney Kore de Berlin’de
uyguladığımız aynı modeli burada da kurgulamayı hedefleyip uzun vadeli
planlamalara başlamışken Covid Salgını sebebiyle geri adım atmak zorunda
kaldık. Pandemi koşullarının oluşturduğu şartlar sebebiyle Sanal Gerçeklik
teknoloji ve uygulamaları da ciddi pazar problemleriyle karşılaştı. Tüm bu
tecrübeler sayesinde 40’dan fazla ülkeyi ziyaret edip, çok farklı kültürden
insanla birlikte çalışıp, yurt dışında yaşama fırsatını da elde etmiş oldum.
2021 Yılında Türkiye’de Tıp Alanındaki Bilimsel yayıncılığın öncüsü olan
Türkiye Klinikleri ve alanında uzman Akademisyenlerin bulunduğu kalabalık bir
ekiple – ekibin tek doktor olmayan üyesi olarak- birlikte Yeni Nesil Dijital
Tıp Eğitimi Platformu olan TK TUSmedline’ı hayata geçirdik. Platform Sağlık
Bilimleri Öğrencilerinin (Hekim, Diş Hekimi, Eczacı) eğitim hayatına destek
olup uzmanlık sınavlarına hazırlamak kapsamındaki faaliyetlerine halen devam
ediyor.
Girişimci olarak birden fazla firmanızın işlerini yürütmektesiniz.İş
yaşantınız süresince sizi heyecanlandıran projeleriniz oldu mu ve firmalarınız
ile ilgili yeni projeleriniz var mıdır ?
Kesinlikle oldu. 2021 yıl sonunda kişisel olarak yaptığım kariyer değerlendirmesinde
girişimcilik tecrübem boyunca 43 ayrı projeyle ilgilendiğimi bunlardan yalnızca
8 tanesinin nakit akışı sağlayabilen işlere dönüştüğünü görmek biraz hayal
kırıklığı yaratsa da her birinin başlangıcının oldukça heyecan verici olduğunu
söylemek mümkün. Tabi her bir proje aslında sizin için bir okul gibi, tecrübe
ederek, yanlış yapa yapa doğru yapmayı olmasa da aynı yanlışları yapmamayı
öğreniyorsunuz. Burada kritik olan denemekten vazgeçmemek, aynı hataları
tekrarlamamak. Birden fazla işle uğraştığınızda zaman yönetimi, oldukça kritik
bir rol oynuyor. Yürüttüğünüz farklı projelerdeki olumlu ve olumsuz gelişmelerin
birbirini etkilememesini de sağlamanız gerekiyor. Özellikle interdisipliner
ekiplerle birlikte çalışıyor ve ekip koordinasyonu gibi işlerle uğraşıyorsanız
her bir projede ayrı bir iletişim ve koordinasyon yöntemi geliştirmek ve
işletmek oldukça kritik. Bir girişimci olarak aynı anda birden çok işle uğraşma
kabiliyetinizin üstel bir şekilde gelişmesi gerekiyor.
TOBB ETÜ’den
yeni mezun olacak ve kendi işini kurmak isteyen Girişimci mezunlarımıza neler
söylemek istersiniz ,tavsiyeleriniz var mıdır ?
Girişimcilik konusunda birden
fazla yol ve yöntem mevcut. Örneğin ben kariyerime girişimci olarak başladım ve
tüm süreci kendi tecrübelerimle öğrenerek yürüttüm.Bu tabi bilinçli bir
tercihti ancak şimdiki aklım olsa girişimciliğe daha güvenli bir alandan geçiş
yapardım. Yani daha önce girişimcilik yapmış birinin yanında çırak olarak
başlasaydım süreç hem daha hızlı hem daha az yıpratıcı hem de öğrenme süreci
çok daha hızlı gelişebilirdi. Tabi bu kişinin öğrenme yöntemiyle de alakalı,
ben tecrübe ederek öğrenenlerdenim. Kendim tecrübe ettiğimde öğrenmenin yanında
içselleştirme fırsatım da olduğunu düşünüyorum. Ancak bu oldukça yorucu ve
sabır gerektiren bir süreç.
Bu kapsamda girişimci adayı
arkadaşlara ilk tavsiyem Girişimcilerin yanında bir süre çıraklık yapmaları.
Tabi bu bağlamda aileden gelen bir tecrübe varsa bu da çok kıymetli. Yani
çekirdek ailede Tüccar,Sanayici veya Girişimci mevcutsa, bu arkadaşlarımız
oldukça şanslı. Çünkü hali hazırda bir girişimcilik ekosisteminin içinde büyüme
fırsatları oluyor.
İkinci tavsiyem temel ticari
kaidelerin öğrenilmesi doğrultusunda. Dünyanın her yerinde ticaretin kuralları
aynı; Güven, Dürüstlük ve Taahhüdün yerine getirilmesi. Bunlar çok genel geçer
kavramlar gibi görünebilir ancak mutlaka içselleştirilmeli. Aksi durumda kısa
süreli başarılar elde edilebilir ancak sürdürülebilir ve ölçeklenebilir bir
yapının bu etkenler olmaksızın kurulması neredeyse imkansız.
Üçüncüsü, Pazar. Herhangi bir iş
fikrini oluşturduğunuzda bunun Pazar payının tayin edilmesi ve rasyonel
yaklaşımla ortaya konulması gerekiyor. Yani Mars’ta giyilecek bir ayakkabının
geliştirilme ve araştırma süreci çok heyecanlandırıcı, ancak maalesef henüz bir
pazarı yok. Bu anlamda İş fikrimizi etrafımızdaki herkesle paylaşmak, pazar
analizi konusunda bize çok yardımcı olacaktır. Genelde girişimciler iş
fikirlerinin çalınmasından çekinirler ama girişimcilik dünyasındaki temel kaide
%10 fikirse,%90 uygulamadır. Yani bir fikri kim uygularsa aslında sahibi de o
olur. Dolayısıyla fikirlerimizi paylaşmaktan asla çekinmemeliyiz, aksi durumda
kendimizi her şeyin çok güzel olduğu yapay bir “Alis Harikalar Diyarında”
bulabiliriz.
Dördüncüsü, Ekip. Girişimcilik iş
yükü ve doğası itibariyle tek kişinin gerçekleştirmekte oldukça zorlanacağı bir
iş yükümlülüğünü barındırır. Ben denedim oradan biliyorum.Aynı zamanda henüz
bir ekibi bile kendi fikrinize inandırıp oluşturamamışken, üreteceğiniz hizmet
ya da ürün neden pazarda kendine karşılık bulsun ki? Ekip kurmak bu anlamda çok
önemli ancak doğru üyelerin tayini çok daha önemli. Bir ekipte aynı işi
yapabilecek 2 kişi varsa, bunlardan birisi fazlalıktır arkadaşlar. Ekip üyelerinin
birbirlerinin eksikliklerini gideren, farklı nitelik ve kabiliyetlerdeki
bireylerden oluşturulması başarı şansını oldukça artırır. Ayrıca
multidisipliner ekip üyeleri sorunlara farklı bakış açılarıyla
yaklaşabileceğinden, bir teknoloji fikri üzerine çalışsanız bile ekip
üyelerinin %50’sinden fazlasının mühendis olmaması başarı şansınızı
artıracaktır. Bu mutlaka kalabalık bir ekiple işe başlayacağınız anlamına
gelmiyor tabi, buradaki optimizasyonu sağlamak girişimcilikteki ilk
sorumluluklarınızdan.
Beşincisi, kaynakların yönetimi
ve kullanımı. Herhangi bir iş fikrini hayata geçirmeye karar verdiğinizde, aynı
zamanda bir başkasını geçirmemeye karar vermiş olursunuz. Bu fırsat maliyeti
olarak tanımlanan bir kavram. Kaynakları; maddi kaynaklar, manevi kaynaklar ve
insan kaynakları olarak tanımlamak mümkün. Maddi kaynaktan kastım bildiğiniz
üzere finansman, bu iş fikrine ne kadar finansman ayırabilirsiniz? Finansmanınız
var mı yoksa bir yerden mi bulacaksınız? Nereden ve Nasıl? Manevi kaynaklardan
kastım;zaman, sabır ve ısrarcılık. Bu iş fikrine zamanınız var mı,
sabredebilecek misiniz ve yeterince ısrarcı olacak mısınız? İnsan
kaynaklarından kastım ise ekibinizde bu iş fikrinizi gerçekleştirebileceğiniz
kimse var mı, yada böyle birini tanıyor musunuz? Yani Mars’ta giyilecek bir
ayakkabıyı geliştirecek 2 adımda ulaşabileceğiniz kimseyi tanımıyorsanız bu
sizin için gerçekçi bir iş fikri sayılmayabilir.
Altıncısı, yöntem. Başarılı
girişimcilerin bir sonraki girişimlerinde de başarılı olmalarının tek sebebi
Finansman kaynaklarının zenginliği değil. Evet bu önemli bir etken ancak tüm bu
sürecin bireyler için değişen basit bir denklemi var arkadaşlar. Bunu keşfeden
girişimciler değişkenleri farklı olmakla birlikte aynı denklemi farklı iş
fikirlerine uygulayarak sürekli ve devamlı başarılı olabilirler. Bu denklemi
öğrenmenin yolu araştırmaktan, okumaktan, değerlendirmekten; başka
girişimcilerin hikayelerini tahlil etmekten, ve dene-yanıl-tekrar dene
yönteminden geçiyor.
Son olarak, denemekten
vazgeçmeme. Tolstoy’un ünlü Anna Karenina eserini okuyan arkadaşlarımız mutlaka
vardır, bildiğiniz gibi kitap şu cümleyle başlar; “Tüm Mutlu evlilikler
birbirine benzer, ancak her mutsuz evliliğin kendine has bir sebebi vardır.”
Bunu girişimciliğe uyarladığımızda “Tüm Başarılı girişimler birbirine benzer,
her başarısız girişimin kendine has bir sebebi vardır.” Kalıbıyla karşılaşırız.
Bahsettiğimiz bu sebebi her girişimimizde tahlil edip bir sonraki sefere onu
bertaraf ederek yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Denemekten vazgeçmememiz gerekiyor.
Bir girişimci olarak zaten standart Başarı-Başarısızlık normlarını reddetmiş
durumdasınız. Bu bağlamda Milli Piyango’nun efsane sloganını hep aklımızda
tutalım. “Almazsan, çıkmaz!” Denemezsek, Olmaz.
Yoğun iş temponuzun yanı sıra
zamanınızı nasıl geçiriyorsunuz? Sosyal hayatında Recai Bey neler yapar ?
Bir
girişimci olarak mesai kavramınız olmadığı için aslında uyumadığınız her an
fiilen olmasa da zihnen çalışıyorsunuz. Bu zamanlar haricinde elektronik müzikle ilgileniyorum. Kısa
filmleri izlemekten oldukça keyif alıyorum, hikayenin bir çırpıda basit sade ve
yalın bir şekilde bu kadar kısa sürede anlatılıyor olması gerçekten, saygı
duyulması gereken bir eyle ve bunların yanı sıra bir Antepli olarak, yemek
yemekten ve yapmaktan çok hoşlanıyorum.
TOBB ETÜ
Mezunlar Derneği hakkındaki düşünceleriniz ,beklentileriniz nelerdir ?
Son
dönemde artan faaliyetleri ve mezun etkinlikleriyle oldukça önemli bir boşluğu
doldurduğu kanaatindeyim. Ben TOBB ETÜ’ye başladığımda henüz 3 yıllık bir okuldu
şimdi neredeyse 20. yılımıza girmek üzereyiz. Bu bağlamda sahip olduğumuz mezun
çeşitliliği ve insan kaynakları oldukça kıymetli. TOBB ETU MED’in de bu
kaynakların harekete geçirilmesi konusundaki faaliyetlerini ve etkisini hem
takdir ediyor hem de önemsiyorum.Bu ay beni ağırladıkları için de çok teşekkür
ediyorum.
2022 yılının Mart ayı konuğu olarak bizlere değerli
zamanınızı ayırdığınız ve bizleri kırmadığınız için okuyucularımız ve
TOBB ETÜ Mezunlar
Derneği adına
bizler teşekkürlerimizi sunuyor,başarılarınızın artarak devam etmesini
diliyoruz..