Haziran ayı konuğumuz olarak 2016- 2017
Eğitim Öğretim Yılı Endüstri Mühendisliği bölümü Girişimci mezunumuz Mert Berat EKEN’ le keyifli bir röportaj
gerçekleştirdik.
Mert Bey dilerseniz takipçilerimizi daha
fazla bekletmeden röportajımıza başlayalım.
Mert Berat Eken kimdir?
1992
yılı Kırıkkale doğumluyum. Hayatımın hemen her alanında kendime rol modeller
olarak benimsediğim öğretmen bir anne ve doktor bir babanın iki evladından
büyük olanım. İlk, orta ve lise öğrenimimi Kırıkkale’de tamamladım. Ankara ile
tanışmam 2011 yılında hedefim olan TOBB ETÜ Endüstri Mühendisliği bölümünü
burslu kazanmam ile gerçekleşti.
TOBB ETÜ’yle olan hikayeniz nasıl başladı?
Her
zaman için çok şanslı bir evlat olduğumu hissettiren bir aileye sahip olduğumu
düşünüyorum. Kendimi bildim bileli hayranlık ile örnek benimsediğim babamdan
dolayı çocukluğumun tamamını ve gençliğimin ilk yıllarını doktor olma hayali
ile yaşadım. Her zaman için bu kutsal mesleğe son derece saygı ve sevgi
besliyorum, bunda babamın işini severek ve hakkıyla yapması büyük katkı
sağlıyor. Lakin daha sonra fark ettim ki hayal dünyamın derinlerinde yer alan
gizli girişimcilik ruhuma ek olarak mizacım
ve duygusal karakterim bana doktor olsam dahi kendime ait özel bir hastane açma
arzusunda olduğumu fark ettirdi. Hayallerimi süsleyen hedeflerim bana hep kendi
işimi kurmam gerektiğini işaret
ediyordu. Bilinçaltımda birçok neden olmasına rağmen sosyo-ekonomik açıdan
üretmek, katma değer sağlamak ve istihdam imkanı oluşturmak bu hayalimin
temelini oluşturuyordu diyebilirim. Her zaman için ilgimi çeken ekonomi
dünyasının somut bir parçası olabilmek, ticaretimi yaparken aynı zamanda ülkem
için üretime ve istihdam olanaklarına katkı sağlayabilmek fikri benim için
parlak bir idealdi. Toplumda yalnızca tüketen bir birey olmaktan ziyade aynı
zamanda gözle görülür ürünler üretmek bana çok cazip geliyordu. Bunun farkına
vardığımda lise 2. sınıfın yaz tatili dönemindeydim. O yaz boyunca öğretmenlerimden
ve vizyonuna inandığım birçok büyüğümden aldığım fikirler neticesinde Endüstri
Mühendisi olmaya karar verdim. Çünkü ruhumdaki
inovatif üretim arzusunu en isabetli
şekilde hayatıma aksettirebileceğim yol ancak endüstri mühendisi olmamdan geçiyordu.
Üreten, üretimdeki verimliliği artıran, çağın gereksinimlerini takip ederek yenilikçi
gelişimlere katkıda bulunan, bilim sanayi ve teknolojin harmanlanmasıyla
ufkumun açık olduğunu hissettiren bir yoldu benim için TOBB ETÜ Endüstri Mühendisliği.
İş hayatına olan ilgi ve alakamdan dolayı TOBB bünyesindeki firmaların
prestiji, TOBB ETÜ’nün aşikar olan parlak geleceği, akademik kadromuzun üst
düzey saygınlığı ve bilgisi, öğrenimim sonunda bir çok kazanımla mezun
olacağıma inancım gibi fikirler bana lise 2. sınıftayken TOBB ETÜ’yü kazanma hedefi koydurdu.
Ortak Eğitim modelimiz hakkındaki
düşüncelerinizi bizimle paylaşabilir misiniz? Ortak Eğitimlerinizi nerelerde
yaptınız?
TOBB
ETÜ’yü kazanmayı hedef kabullendiğim zamandan itibaren benim için en kıymetli
artılardan birisi eğitim modelindeki ortak eğitim imkanıydı. Doğrusunu söylemem
gerekirse hiçbir zaman herhangi bir firmada çalışmayı düşünmeden yaşadım. Buna
rağmen ortak eğitim modelinin bana çok değerli gelme sebebi şuydu ki; staj
yaptığım yerlerde işlerin nasıl yürüdüğünü, farklı sektörlerdeki iş sahalarını ve çalışan popülasyonun
sosyolojisini, iş veren ve patronların tutum, davranış ve liderliklerini
yakından inceleme fırsatım olacak olmasıydı. Henüz yıllar öncesinden bir girişimci olacağıma inandığım için bu
kazanımlar kariyerim boyunca en kıymetli sermayem olacaktı. Bu röportaj
aracılığı ile şuan TOBB ETÜ’de öğrenimlerine devam eden arkadaşlarıma söylemek
isterim ki; ister kendi işinizi kurun ister sektör fark etmeksizin bir firmada
kariyer planlayın; her halükarda TOBB ETÜ’nün sizlere paha biçilemez kazanımlar
kattığına mezun olduktan sonra çok daha emin şekilde kanaat getireceksiniz.
TOBB ETÜ’nün diğer üniversitelerden en parlak farkı TOBB bünyesinde toplanmış
liderler topluluğuna sahip olmasıyla birlikte geniş bir sanayi ve iş dünyasına yakınlığının sunduğu
avantajlardır. Eşsiz güzellikte bir imkan olan ortak eğitim modeli sayesinde bu
farkı henüz okurken hissediyorsunuz. Henüz okurken kendilerine iş dünyasının
kapısını aralayan ortak eğitim imkanından en verimli şekilde istifade
edebilmelerini tüm ETÜ’lü gençler için diliyorum.
Şahsen
ortak eğitimlerimin ilkini Yataş Enza Home modüler mobilya fabrikasının üretim
departmanında, ikincisini planlama departmanında son stajımı ise gıda
sektöründe faaliyet gösteren Adana
merkezli Sunar Mısır’da tamamladım. Edindiğim kazanımlardan bahsedecek olursam
bu röportaja sığmayacağı ile birlikte şunu söyleyebilirim ki; eğer şahsi
girişimimde bugüne dek başarısızlık yaşamadıysam ve kurduğum şirketim
hedeflediğim planlar doğrultusunda hızla yol alıyorsa bunda ortak eğitim
imkanımdan en verimli şekilde istifade etmem büyük rol oynamıştır.
Sayın Başkanımız M.RİFAT HİSARCIKLIOĞLU’
nun söylediği gibi “ Girişimcilik okuyarak değil, Tatbik edilerek öğrenilir.”
Sözleri ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Çok
saygıdeğer Başkanımızın gerek çalışkan kişiliğini, gerek iş dünyasındaki yeri
doldurulamaz varlığını gerekse biz eğitim sevdalısı gençlere gösterdiği
hassasiyetini her zaman için kendi yoluma motivasyon ışığım olarak
benimsemişimdir. Bu inancım doğrultusunda biz gençler uğruna sarf ettiği her
bir cümleyi ise kendime yol gösterici kabul etmişimdir. Sayın başkanımızın bu
sözlerinin benim hayatımda ne şekilde vuku bulduğundan şöyle bahsetmek isterim.
Her zaman için kendimi bir girişimci olarak görüyordum, odamda yalnız
kaldığımda dahi, aynaya her baktığımda dahi karşımda bir girişimci görüyordum.
Hayalime bu denli derinden adanmıştım. Nitekim üniversite yıllarımda bile
birçok girişimde bulundum ve hepsinin sonucunda gördüm ki sayın başkanımız yine
sözleriyle biz girişimci gençlere ışık tutmuş. Girişimci bir karaktere sahip
olmak ve bu yolda hayaller kurmanın en önemli ilk adım olduğu yadsınamaz bir gerçek
olmasına rağmen, herhangi bir girişime adım attığınızda birçok tecrübe
kazanıyorsunuz. Bu kazandığınız tecrübeler ışığında da ufkunuzda daha birçok yeni
girişim beliriyor. Sonrasında kanaat
getiriyorsunuz ki girişimcilik serüveniniz boyunca her daim yeni kazanımlar
ediniyorsunuz. Kendiniz, yol arkadaşlarınız ve ülkeniz adına verimli bir
üretkenlikle inovatif girişim fikirleriniz her geçen gün artıyor. Yani sayın
başkanımızın da bizlere söyledikleri gibi; girişimcilik okuyarak değil, tatbik
edilerek öğreniliyor. Üniversite öğrenimi almanın, hayal etmenin ve girişimci
ruhunuzu kaybetmemenin yeri son derece önemli lakin girişimciliği öğrenmek
isteyen gençler hiçbir zaman girişimlerini ertelememeliler. Yola çıktıklarında
asıl o zaman öğrenmeye başlıyorlar ve birçok değerli tecrübe edindiklerini
gelişimleriyle görüyorlar. Tabi ki en önce inandıkları ve gerçekçi buldukları
bir hayali mantıklı şekilde planlayarak yola başlamalılar.
Girişimci Mezunumuz olarak yaptığınız işle
ilgili neler söylemek istersiniz? Bu işe başlamaya nasıl karar verdiniz? Girişimci
olmak isteyen öğrencilerimizle yol göstermesi açısından gelişim sürecinden
başlayarak anlatmak ister misiniz?
Girişimcilik
dünyası sınır tanımayan uçsuz bucaksız bir umman diyebiliriz. Şahsi fikrimce bütün
mesleklerin ve sektörlerin uyumlu bir şekilde senkronize edilmesiyle daha güçlü
bir ekonomiye ulaşacağımız kanaatindeyim. Bu bağlamda her bir sektöre ve meslek
gurubuna son derece saygı ve minnet duyuyorum. Ancak bir arada yol alabilecek bu
kutlu çarkın içerisinde iç dünyamı ve şahsımın kariyer planını her zaman
üretimden yana yakın hissettim. Bu yakınlık doğrultusunda bana tarım ve
hayvancılık sektörünü tercih ettiren sebep ise dünyevi manada insanlığın her zaman için en
temel ve en kıymetli ihtiyacının beslenmek olduğu gerçeğiydi. Bu nedenle her
zaman farkındaydım ki toplum için hizmet eden çok kıymetli gizli bir
kahramanlar ordusu vardı; Çiftçiler ve Ziraatçiler.
Ruhumdaki girişimcilik sevdamı en etkin şekilde ortaya koyabilmemin yolu sevdiğim
bir işi saygı duyduğum bir çalışan sınıfıyla yapmaktı. Cumhuriyetimizin
kurucusu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün birçok nasihatinden feyz aldığım
her zaman için benim mutlak gerçeğimdir.
Bu doğrultuda ‘köylü milletin efendisidir.’
söylemine inancım beni tarım ve hayvancılığa bir adım daha yakın
hissettirmiştir. Üniversite öğrenimim boyunca edindiğim akademik birikimler,
üretim ve verimlilik adına kendimce oluşturduğum vizyonum doğrultusunda kendime
bir misyon edindim. Kendimi tarım ve hayvancılık alanında ülkeme ve hayallerime
adamayı bu şekilde seçtim. Bunlara ek olarak maalesef gündemimizde olan bir felaket
bizlere gerçeği tekrar gösterdi. Tüm dünya ekonomisini ve 7den 70e bütün
insanlığı madur eden covid 19 salgını sonucunda bir kez daha tanık olduk ki
eğer en temel ihtiyacımızda kendimize yetemezsek herhangi bir seferberlikte
sağlam durabilmemiz mümkün olmayacaktır. Tarım ve hayvancılık için son derece
verimli kaynaklara sahip olduğumuz güzel ülkemizde bu işi akıl, bilim,
teknoloji ve yenilikle yapmamız gerektiğine inanmış bir genç girişimciyim.
Toprağa,
doğaya ve hayvanlara olan sevgimi girişimci ruhumla birleştirdiğim vakit ülke
ekonomimize sağlayabileceğim kendimce faydamdan eminim. Bu eminliğim sebebiyle
tarım ve hayvancılık sektörünü tercih etmekten haklı bir onur duyuyorum. Çünkü
her zaman inanıyorum ki bir insan ancak severek yaptığı bir işte başarı
sunabilir. Bu girişimimde bulunmadan evvel tarım ve hayvancılığa olan sevgimi,
merakımı ve yakınlığımı sayısız defa sorgulayarak ilk adımımı attım. Nihayetinde
2018 yılının son çeyreğinde MesaFarm Besi ve Hayvancılık şirketimin açılışını
gerçekleştirdim. Ülkesine ve Türkçe’sine derin tutkuyla bağlı olan bir Türk
genci olarak MesaFarm ‘ı şirket ismi belirlemekteki gayem ise ilerleyen
zamanlarda global bir platformda yer alma hayalimden kaynaklanıyor.
Hayallerimin arasında ihracat planlarım yer alıyor. Sektöre ilgisi olan genç
girişimci adaylarımız için girişimimin teknik ve ekonomik yönlerinden yüzeysel
olarak bahsetmem gerekirse birkaç cümle ile ifade edebilirim. İlk senem olması
sebebiyle işimi kısmen küçük ölçekli başlatarak olası olumsuzlukları ve
riskleri en aza indirgeme gayesindeydim. Bu sebeple 70 adet ithal besi sığırı
ile yola başladım. Yine ticari hayatımda tecrübe sahibi olana kadar telafisi
olmayan adımlar atmamak adına devlet desteği ve hibesi kullanmayarak yaklaşık 1
milyon TL ile girişimime başladım. Önümüzdeki
dönemlerde devlet desteklerinden faydalanma düşüncesine sahibim, lakin
bir süre daha öz sermaye ile yoluma devam etmek iş planım için daha uygun görünüyor.
Girişimimi teknik yönden ele aldığımda ise besi sektörüne yönelik en verimli
randımana ve birinci sınıf et kalitesine
sahip olan Charolais, Limousine ve Belgian Blue cinsi besi sığırları ile ilk
adımımı attım. Hedeflerim arasında en önemli yer tutan ise bir süre sonra besi
hayvanları ithal etmek yerine, kendi ülkemizde kendi besi hayvanlarımızı
üretmek var. Azimli ve çalışkan Türk gençliği olarak yeterli zaman ve şartları
sağladığımız takdirde büyükbaş besi hayvanı ihraç eden bir ülke olabileceğimiz
kanısındayım. Bu da başlamış olduğum girişimime yönelik kariyerimin en anlamlı hayali ve en onur
verici hedefidir diyebilirim. Şuan için başlangıç mahiyetinde et üretmekle
başladığım girişimime ek olarak bir süre sonra dışa bağımlı olmaksızın damızlık
besi hayvanları üretmekle devam edeceğimi öngörüyorum. ‘’Hayvancılığı kendi
kendine yeten bir Türkiye hatta tüm dünyaya besi hayvanı ihraç eden bir Türkiye’’
tutkunu olduğum en büyük arzum. Bu sebeptendir ki tarım ve hayvancılığa yönelik
projesi olan genç girişimcilere her zaman için elimden gelen fedakarlığı ve yol
arkadaşlığını yapmaya gönüllü olduğumu belirtmek istiyorum. Sosyal medyadan
tanıştığım birçok fikir sahibi girişimci arkadaşımı çiftliğimde ağırlamaktan ve
kendileriyle sektör adına birikimlerimi paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Bu
yola gönül vermiş genç girişimci arkadaşlarıma MesaFarm’ın kapılarının her daim
açık olduğunu söylemek istiyorum.
Her genç
girişimci gibi maddi ve manevi bir çok
engel ile karşılaştım. Bu engellerin zaman zaman yine karşıma çıkıyor olmasına
rağmen zamanla hepsinin üstesinden daha pratik şekilde gelebilme yetisini
edindiğime inanıyorum. Çünkü Sayın Başkanımız M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun
söyledikleri gibi girişimciliği tatbik ederek öğreniyorum, ve üstesinden
geldiğim birçok zorluk beni çalışkanlığım doğrultusunda motive ediyor, bu
zorlukların şahsıma katmış olduğu tecrübeler ise gelecek adına daha doğru
planlamalar yapmamı sağlıyor.
Şuan
için yaklaşık bir buçuk senedir tarım ve hayvancılık alanında faaliyet gösteren
bilgiye aç, gelişime açık ve azmine sağlamca tutunmuş genç bir girişimciyim. Bu
işe fiilen başlayalı 1 bucuk sene olmasına rağmen evveliyatının yılar öncesine
dayandığını söyleyebilirim. TOBB ETÜ de İngilizce hazırlık sınıfında okuduğum
dönemlerde dahi tarım ve hayvancılık üzerine akademik araştırmalar yapıyordum.
O yıllarda okuduğum makalelerden aldığım çalışma notlarım zaman zaman benim
için hala yol gösterici olabiliyor. Sizlere yaptığım işten bahsetmem gerekirse
büyükbaş besi hayvancılığı benim temel faaliyet alanımı kapsıyor, yani et
üretiyorum. Buna ek olarak hayvancılığa yönelik yem bitkisi üretimi ile
mevsimsel sebze yetiştiriciliği bir diğer çalışma alanımı oluşturuyor. En büyük
çabam ise yaptığım işi bir süre sonra geleneksel yöntemlerden mümkün olduğunca
uzaklaştırarak; akademik bilgiler ışığında ve daha üst düzey teknolojiden
faydalanarak yapabilmek. Üretim kapasitemi artırırken aynı zamanda daha
sağlıklı, güvenli ve kaliteli temel gıda ürünleri üretebilmek hedeflerim
arasında. Üniversite öğrenimini tamamlamış bir genç girişimci olarak yaptığım
işi yenilikçi bir şekilde yapmam gerektiğine inanıyorum. Bir endüstri mühendisi
olarak da en pratik, en güvenilir ve en verimli üretim şeklini hayata geçirmeyi
şahsımın asli görevleri arasında kabul
ediyorum. Bu bağlamda en güncel makaleleri takip ediyor, dünya çapında
yürütülen birçok çalışmayı yakından takip ediyorum.Takdir ettiğiniz üzere
şimdilik yolun başında genç bir girişimciyim, lakin bir süre sonra maddi
imkanlarını kuvvetlendirmiş tecrübeli bir girişimci olarak Avrupa’nın çeşitli
ülkelerinde düzenlenen tarım ve hayvancılık fuarlarında ülkemi gururla temsil
etmek adına azmimi hiç kaybetmeyeceğime söz veriyorum. Bu fuarlara yönelik
tarımsal üretim adına henüz şimdiden birkaç inovatif fikrim olduğunu bile
söylebilirim. Üniversite mezunu genç girişimcilerin katma değerli üretim
planları üzerinde odaklanması gerektiğini düşünüyorum. Birçok ülkede Birçok
insanın ürettiği ürünleri dünya ülkelerine neden daha farklı şekillerde üretip
sunmayalım ki? Bir domatesi farklı bir renkte üretmekten bahsetmiyorum; bir
domatesi daha kaliteli, daha sağlıklı ve daha verimli şekilde üretip marka
oluşturmak, değer katmaktan bahsediyorum. Eğer ki TOBB ETÜ gibi bütün
kadrosuyla yeniliğe, gelişime ve önderliğe imkan sunan bir okuldan mezun
olduysam katma değerli ve yenilikçi üretim anlayışına hizmet etmenin
sorumluluğum olduğuna inanıyorum. Ve buradan girişim planı olan TOBB ETÜ’lü genç arkadaşlarıma söylemek istiyorum ki; Türkiye’nin
en güzel ve özel okullarından birindesiniz arkadaşlar, lütfen elinizdeki
imkanlardan en güzel şekilde istifade ettiğinizde ses getirebilecek güzel
işlerle TOBB ETÜ ailemizi gururlandırabileceğinizi unutmayın. Eğer ki TOBB ETÜ’
de okuyorsanız bilin ki bir genç girişimci olmak adına en doğru adrestesiniz.
TOBB ETÜ için, ‘Girişimcilik olgusunun ilmek ilmek işlendiği eşsiz harikalıkta
bir atölyedir.’ dersem hata etmiş olmam diye düşünüyorum.
TOBB ETÜ MED ile ilgili düşüncelerinizi
öğrenebilir miyiz?
Kendimden
emin olarak söylemek isterim ki ciddi manada saygı duyduğum bir topluluk
içerisinde olmak bana gurur veriyor. Zamanında aynı dersliklerde aynı sıralarda
bulunmuş, hatta belki de yan yana ders dinleyerek ortak payda sahibi olduğumuz
arkadaşlarımız mezun olduklarında hala hayatlarımızda kalabiliyorlar. Kimisi
hayali olan firmanın güzel bir departmanında, kimisi hayali olan işin
girişiminde, kimisi belki yurtdışında eğitimine devam ediyor. Bu mesafe
kısıtlarına rağmen bizleri bir arada tutan ve güçlü bir birliktelik sağlamamıza
imkan tanıyan TOBB ETÜ MED ailesine sonsuz teşekkürlerimi ve saygımı her
defasında sunuyorum. Tek başımıza kocaman bir denizde kaybolabilirdik, fakat
bizlerin özverili iş ve uğraşlarını takip eden bir derneğimiz olduğu için son
derece şanslıyız. Bu birliktelik sayesinde farklı alanlarda bilgi sahibi olan insanlar,
birbirlerine ihtiyaçları doğrultusunda destek olabiliyor. Örneğin bir süre
sonra tarım ve hayvancılıktan edindiğim ürünlerimi sanal marketlerde pazarlama
hayaline sahibim. Ve bu yolda hiç tereddüt etmiyorum çünkü birçok yetenekli yazılımcı
ve başarılı iktisatçı arkadaşımın en içten samimiyetleriyle bana destek
olacağını biliyorum. Biz TOBB ETÜ MED’liller olarak güçlü ve kararlı bir
aileyiz. Bu çalışkan aile bireylerinin en temel arzularının da birbirlerine
dostluk ve azimle katkı sağlamak olduğu bilincindeyiz. Ülkemiz, kurumumuz ve
kendimiz adına bizleri daima destekleyen; bir arada kalmayı sağlayan TOBB
ETU MED ailemize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. MED sayesinde biz TOBB
ETÜ’lüler her zaman olduğu gibi mezun hayatımıza da bir adım önde başlıyoruz.
Sayın Başkanımız M. Rifat Hisarcıklıoğlu
Girişimciliğin altın kurallarını; “ Hayal kurmak, hedef kurmak, çok çalışmak,
inovasyon ve kaybettiğinde yılmamak” demişti. Hayal ettiğiniz hayatı yaşamanız
dileğiyle…