Ahmet Büberci 02.11.2015

TOBB ETÜ İktisat ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunumuz Ahmet BÜBERCİ ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Naz Global şirketinin Genel Müdürü Ahmet BÜBERCİ kimdir? Değerli takipçilerimize kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

Uzun ama çok güzel zamanlardı. Üniversiteyi tam 6 senede bitirdim. Okula ilk girdiğim senelerde Tiyatro Topluluğunu kurduk ve çok güzel bir oyun sahneye koyduk. O zamanları ve sahne heyecanımı anlatamam sizlere. Öte yandan yine ilk senelerde Münazara Topluluğunda görev aldım. Türkiye’de güzel başarılara imza attığımız birçok münazara turnuvasında TOBB ETÜ’yü temsil ettim. Tiyatro ve münazara çalışmaları bana çok ciddi bir hitabet ve sahne hakimiyeti tecrübesi kattı. Okulun ilerleyen yıllarında ise en çok emek ve zaman harcadığım Düşünce Masası Topluluğu’nu kurdum. Bu topluluk vasıtası ile birçok ulusal ve uluslararası toplantılar ve seminerler organize ettik. Gençlik katılımlarının siyasi ve ekonomik açıdan daha etkin ve aktif olması için birçok zeminde çalışmalar yaptık. O dönemki başarılarımızdan dolayı TOBB ETÜ tarihindeki ilk topluluk odası da bizlere tahsis edilmişti. Bu çalışmalar yürürken Devletin seçmiş olduğu 50 kişilik bir eğitim programına kabul edildim. Bu program yürürken TBMM çatısı altında Kurucu Başkanlığını yaptığım Türkiye Gençlik Komitesi’ni kurduk. Amacımız seçme şansı olan fakat seçilme şansı olamayan gençlerin aktif siyasette birlik içinde, yasama sürecinde seslerini ortaya koymalarını sağlamak oldu. O dönem gençlik adına Başkanlığı ben yürütüyordum, 3 siyasi parti de Komitemize üye verdiler. Bunlar Ak Parti’den Kürşad Tüzmen, CHP’den Kemal Kılıçdaroğlu daha sonra Muharrem İnce, MHP’den ise Atilla Kaya olmuştu. Bu vesile ile üniversiteden daha çok TBMM’de ki çalışmalarda görev almak zorunda kalıyordum. Ülke gençliğimizi ulusal ve uluslararası birçok toplantı ve seminerde temsil etme şansı yakaladım.  Eğitimimin son iki senesine geldiğimde ise resmi olarak Kürşad Tüzmen’in yanında çalışmaya başlamıştım.  Bu sebeplerden biraz uzun da olsa hayatımın sonuna kadar unutamayacağım 6 sene sonunda lisans eğitimimi tamamladım.        

Aslında Uluslararası İlişkiler bitirmek hem bir şans hem de biraz dezavantaj. Uluslararası İlişkiler kişiye çok ciddi bir genel kültür ve donanım yüklüyor fakat size diret meslek sunmuyor. Kürşad Tüzmen’in yanında çalışmaya başlamamla birlikte kendimi Dış Ticaret konusunda geliştirmeye başladım. Türk Mallarını dünyanın her yerine göndermek ve ülkeye katma değer koymak çok güzel bir duyguydu. İşimi her anlamda iyi yapabilmek için pratiğin yanına eğitimi de koymak amacı ile Dış Ticaret Yüksek Lisansı yaptım.  

Ortak Eğitim Türkiye standartlarında öğrenci için bulunmaz bir fırsat. Üniversitede gördüğünüzü hayata dökebilmek için çok ama çok önemli bir süreç. Ortak Eğitim bana bu fırsatı yakalama imkanı sundu. İlk Ortak Eğitimimi ORSAM(Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi)’da yaptım. 3 aylık bu süreç boyunca dış ilişkiler hakkında resmiyetin nasıl olduğuna bir fiil şahit oldum ve çok yararını gördüm. 

O dönem Devlet’in seçmiş olduğu 50 genç arasında yer aldım. Kurumları ve Devlet aygıtının çalışması öğretiliyordu. Bu süre içinde ben ve arkadaşlarımla beraber TBMM çatısı altında gençlerin yasama faaliyetlerine etkin bir şekilde katılabilmesi amacı ile TBMM Başkanlığı’na bağlı bu yapıyı kurduk. Beni de Genel Başkan olarak seçtiler o dönem. Türkiye’de ulusal gençlik politikalarının oluşturulması sürecine ciddi katkılar sağladık. Türkiye’de gençliği, parti ve ideoloji gözetmeksizin kucaklayan bir yapı kurduk ve işlettik. 

Benim bu firmaya girmem mezuniyetimden önce oldu. Kürşad Tüzmen bu firmaya danışmanlık vermeye başlamıştı. Dış Ticaret ve İş geliştirme uygulamalarında ise ben görev aldım, onun yardımcısı olarak.  Firmada temel görevim Uluslararası Ticaret Lobiciliği idi. Dünya’da ki büyük enerji projeleri için alt yapı görüşmelerini ve idari ön görüşmelerini gerçekleştiriyordum.    

Yukarıda yazan ve daha fazla ülkede dış ticaret faaliyetleri ile ilgili birçok defa bulundum. Dış Ticaretin doğası olarak çok seyahat ediyorum. 2011 ile 2014 yılları arasında Dış Ticaret yapmak özellikle yakın coğrafyamıza çok daha rahattı. Bölgemizde yaşanan siyasi sıkıntılardan maalesef bizler de son dönemlerde ciddi şekilde etkilenmeye başladık. Türkiye ihracatı maalesef pazar payı olarak bölgede ciddi kan kaybetti ve kaybetmeye devam ediyor. Biz bu süreci yeni bölgelerde ticari ilişkilerimizi geliştirerek telafi etmeye çalışıyoruz. Şuan için kendimize Latin Amerika ve Sahra Altı Afrika’yı hedef almış durumdayız. Ülkemiz için yeni fırsatlar yaratma gayreti içindeyiz. İhracat, mikro bazda  üretici-imalatçı firmalar içinde, makro bazda ülkemiz ekonomisi içinde hayati ve büyük stratejik önem arz eden konudur. Ülke ihracatımızın arttırılması için her sene elimizden gelen çabayı ekibimizle beraber yürütmeye devam edeceğiz.