TOBB ETÜ Mezunlar Derneği’nin Ağustos
ayı konuğu kariyer hayatıyla merak uyandıran Mehmet SIĞIRCI. Öncelikle sizi ağırlamaktan
dolayı büyük keyif duyduğumuzu belirtmek isteriz. TOBB ETÜ’nün başarılı
mezunlarından Mehmet SIĞIRCI kimdir? Bize biraz kendinizden bahsedebilir
misiniz?
1988
Konya doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi memleketimde tamamladım. 2006 yılında
TOBB ETÜ Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kazanarak Ankara’ya taşındım.
Öncelikle edebiyat bölümü öğrencisi deyince birçok insanın gözünde fen
bilimlerinden olabildiğince uzak, Dünya’nın ya da daha özelde insan vücudunun
işleyişinin yanı sıra hayvanlar, bitkiler ve diğer tüm canlılar hakkında merakı
hayli sınırlı olan bir profil canlanabilir. Bence bu bakış açısının oluşmasında
bireysel tercihler kadar eğitimde çoğunlukla sayısal bölümlerin öne çıkarılarak
sosyal bilimlere yeterince önem verilmemesi de yatıyor. Ben tüm eğitim hayatım
boyunca az önce özelliklerini saydığım profilin aksini kanıtlamaya çalıştım.
Edebi kitaplarla içli dışlı biçimde geçse de günlerim, bu günlerin her anına
merakımı da dahil ederek fen bilimleri alanından da uzak kalmamaya çalıştım. Örneğin
çocukluğumda evimizde herhangi bir ansiklopedi yoktu, o yüzden komşumuzdan rica
minnet birkaç ansiklopediyi eve taşıyarak bilmediğim birçok kavramı sayısal,
sözel diyerek ayırt etmeksizin öğrenmeye çalışırdım. Daha sonra bunu eğer
köyümüzdeysem buğday birikintisinin üzerine uzanarak, değilsem balkonda yapılan
gökyüzü gözlemleri, bu gözlemlerde merak edilen şeylerin cevaplarını öğrenmek
için VCD’den izlenen birçok belgesel ve okunan kitaplar takip ederdi. Şu an
aynı merak ve heyecanla yaşamaya devam ediyorum.
Selçuklu Anadolu Lisesi'nden mezun
olduğunuzu bilmekteyiz. Bu yıllar ile ilgili bizimle paylaşmak istediğiniz
anılarınız var mıdır?
Dokuzuncu
sınıfın sonlarında bölüm tercihi yapılıyordu. Bana sayısal bölümü mü yoksa eşit
ağırlık bölümünü mü seçeceğim sorulduğunda, iki bölümü de tercih etmediğimi,
sevdiğim, okumak ve mezun olmak istediğim bölümün sosyal bilimler olduğunu
belirttim. “Anadolu lisesine sosyal bilimler okumak için mi geldin, burada
sosyal bilimler bölümü açılmayacak” şeklinde bir cevap aldığım anda yine o
bakış açısının dayattığı zorluklarla mücadele etmem gerektiğini anladım. Bunun
üzerine birçok öğretmenimin ve arkadaşımın telkinine ve okulun evimin çok
yakınında olmasına rağmen sadece istediğim, sevdiğim bölümde okumak için servisle
gidebileceğim başka bir Anadolu lisesine –misafir öğrenci olarak da olsa- kayıt
yaptırdım. Bu noktada belki de dikkat çekilmesi gereken nokta kişinin ne
istediğini bilmesidir. Eğer kendinizi tanıyor ve gelecekte ne yapmak istediğinizi biliyorsanız bir sonraki adımınızı ona göre planlıyor ve bu plan çerçevesinde çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz. Bu süreçte birçok olumsuz yorumla karşılaşabilirsiniz
ama bir gün pişman olunacaksa bile bunun kendi aldığınız karar neticesinde
gerçekleşmesi çok daha iyidir benim gözümde.
2006
ÖSS’de Sözel-2 puan türünde Konya 1.’ligi ve Türkiye 58.’ligi derecelerine
sahipsiniz. Başarı dolu bu yılla ilgili bizlere neler söylemek istersiniz?
Herkesin
hayatında birkaç kırılma noktası vardır ve ömrünüz boyunca unutamazsınız bu
anları. Üniversiteyi kazandığım 2006 yılı da benim hafızamdan hiçbir zaman
silinmeyecek bir kırılma noktasıydı. Bahsettiğim şekilde özellikle lise
eğitimim boyunca sosyal bilimler alanında okumanın zorluklarını fazlasıyla
yaşadım. Ancak bir şeyi zorluklarına rağmen tercih ediyorsanız size
verebileceği güzellikleri hesaba kattığınız içindir. Sınav için yıl boyunca
çalıştım ancak biraz garip gelse de bunu eğlenerek yaptım. Yoksa başka türlüsü
çekilmezdi, bunalır, bıkar ve uzaklaşırdım. Rehber öğretmenimin benim için
hazırladığı sabah kahvaltımın saatini ya da ne zaman ders çalışacağımı, ne
zaman televizyon izleyeceğimi belirten çalışma planını gülerek kendisine iade
etmiştim. Önemli olan kendini tanımak. Kendisini tanıyan insan hangi saatte
nerede olacağını ve ne yapacağını bilir ve bu sorumluluğa göre davranır. En
azından ben böyle yaptım. Sonucunda tabii ki bu denli bir başarı beklemiyordum
ancak gerçekti her şey. Hemen vakit kaybetmeden okurken en üst düzeyde fayda
sağlayabileceğim, bana farklı bakış açıları kazandırabilecek ve mezun olduğumda
da ismini gururla taşıyabileceğim bir üniversite aramaya başladım. Günlerce
süren araştırmalarım sonucunda hem kaliteli eğitim kadrosu hem de Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği’nin desteğini arkasına alarak öğrencilere sunduğu
büyük imkânlardan ötürü TOBB ETÜ’yü seçtim. Sevdiğim, istediğim bölümü yani
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü nitelikli eğitim yöntemleriyle bana çok şey
katan değerli hocaların bulunduğu, Ortak Eğitim Programı’yla bizleri iş
hayatına hazırlayan TOBB ETÜ’de tamamladığım için hayli mutluyum ve bununla
gurur duyuyorum. Üzerimde emeği geçen bütün hocalarıma teşekkür ederim.
İlk
iş deneyiminiz 2009 yılında AKTUELL’de yapmış olduğunuz editörlük müydü?
Evet,
ilk iş tecrübemi daha ikinci sınıfta üniversitemizin Ortak Eğitim Programı
çerçevesinde ERASMUS’la gittiğim Almanya’da AKTUELL gazetesinde
redaktörlük/editörlük yaparak edindim. 3,5 aylık bu süreç benim için hayli
verimli geçti. Yayıncılığa her zaman ilgim vardı ancak sanırım bu ilk iş
deneyimi kariyer planlarımı çizmede beni hayli etkiledi. Yerel bir gazete olan
AKTUELL’de çalışarak yayıncılığın her aşamasına tanık oldum. Yazı düzeltmekten
haber hazırlamaya, röportaj yapmaktan gazetenin basımına kadar her türlü işte
görev aldım. Bölümümde aldığım teorik bilgiyi burada uygulamaya geçirmek hem
bana özgüven kazandırdı hem de gelecek yıllar için bana bir ışık oldu. Bunların
yanı sıra yurt dışında –kısa süreli de olsa- bulunmak bence harika bir deneyim.
Farklı şehirlerde farklı kültürlerden gelen birçok insanla tanışıyorsunuz,
görmediğiniz yerleri gezip, tarihi yerleri ve müzeleri ziyaret ediyorsunuz.
Şüphesiz ki bu bakış açınızı genişleten bir deneyim. Bu sayede kendinize ve
ülkenize dışarıdan bakabiliyor, farklılıkları, iyi ve kötü yönleri
belirleyebiliyorsunuz. Böylece heybenizde çok değerli kazanımlarla ülkenize
geri dönüyorsunuz.
2012
yılında Trakya Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olarak ne kadar süre
çalıştınız? Araştırma görevlisi olarak çalışmaktan haz aldınız mı?
2012
yılının Eylül ayında başladığım araştırma görevliliği işine yalnızca 7 ay devam
ettim. Akademisyenlik bana göre büyük özveri gerektiren bir meslek. Bir
meslekten öte hayat tarzı belki. Çünkü işiniz yalnızca okulla sınırlı değil,
sürekli kendinizi yenilemeniz, çalışmalarınızı sürdürmeniz gerekiyor. Bu
özverinin yanında belki de daha önemlisi kişisel olarak o mesleği yapmayı
gönülden icra etmek istemeniz. Ben eğitim hayatım boyunca akademisyenliği
kendime ideal meslek olarak belirlemesem de mezun olduktan sonra denemek
istedim açıkçası daha sonra pişman olmamak adına. Belki farklı bir şekilde
gelişir her şey ve bakış açım değişir demiştim. Bu mesleği severek yapan birçok
hocam, arkadaşım var. Ancak ben göreve başladıktan kısa bir süre sonra bu
mesleği ömür boyu yapamayacağımı anladım ve 7 ay sonra istifamı verdim. Bu
kararı almamda aklımın bir kenarında yayıncılık düşüncesinin olması da çok
etkili oldu. Zor bir karardır istifa etmek ancak insan huzurlu olacağı, yaptığı
işten zevk alacağı başka bir fırsatı elde ettiği zaman bu zorlukların da üstesinden
gelebiliyor.
Trakya Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olduktan hemen sonra aynı üniversitede yüksek lisans eğitimi de almaya başladınız. İstifa etmeniz yüksek lisans eğitiminizi
nasıl etkiledi? Yüksek lisansınızı hangi bölümde yapıyorsunuz?
İstifa
ettikten sonra yaşadığım en büyük zorluklardan biri de yüksek lisans eğitimi
ile ilgiliydi. Trakya Üniversitesi’nde göreve başladıktan sonra Türk Edebiyatı
alanında yüksek lisans eğitimi almaya başladım. İlk dönem derslerini tamamlasam
da ikinci dönem derslerimi istifa etmem nedeniyle tamamlayamadım. Ankara’ya
dönüşüm sonrası Gazi Üniversitesi’nde eğitimime devam etmek için başvuru yaptım
ve kabul aldım. Ancak derslerin sayılması konusunda büyük problemler yaşadım bu
yüzden neredeyse sıfır noktasından başladım ve gereğinden fazla ders almak
durumunda kaldım diyebilirim. Şu an Yeni Türk Edebiyatı alanında halihazırda
bir tez hazırlıyorum.
Şu
anda TÜBİTAK Bilim ve Toplum Daire Başkanlığı Popüler Bilim Dergileri Müdürlüğü'nde redaktör olarak görev yapmaktasınız. TÜBİTAK’ta çalışmak isteyen mezunlarımız
için işe giriş sürecinizden ve şu anda yapmış olduğunuz görevinizin kapsamından
bahsedebilir misiniz?
Trakya
Üniversitesi'ndeki görevime devam etmeme kararı aldıktan sonra yayıncılıkla
ilgili neler yapabileceğim ve bu alanda kendimi ne kadar geliştirebileceğim
üzerine düşünmeye başladım. İstifamı sunmadan kısa süre önce İstanbul Bilgi
Üniversite’sinin eğitim programına katılarak editörlük sertifikası aldım. Metis
Yayınları’nın kurucularından Semih Sökmen tarafından verilen bu eğitime devam
ederken TÜBİTAK kendi bünyesinde çıkardığı dergi ve kitapların dil kontrolü
için iş ilanı açtı. Hedefim yayıncılıkla ilgili bir işte çalışmak olduğundan bu
ilan benim için büyük bir fırsat oldu. TÜBİTAK da bir devlet kurumu olduğu için
KPSS, yabancı dil, üniversite yerleştirme sırası gibi koşulları sağladıktan ve
mülakatta da başarılı olduktan sonra Trakya Üniversitesi’ne istifamı verdim ve
TÜBİTAK’ta göreve başladım. Yaklaşık bir sene boyunca Eğitim Araştırmaları
Müdürlüğü'nde MEB ile imzalanan protokol çerçevesinde hazırlanan ders
kitaplarının redaksiyon işiyle ilgilendikten sonra Popüler Bilim Dergileri
Müdürlüğü’ne geçtim ve halen bu müdürlükte çalışmaya devam ediyorum. Sevdiğim
işi yani yayıncılığı TÜBİTAK’ta icra ettiğim için gerçekten çok mutluyum.
Buradaki görevim öncelikle TÜBİTAK’ın gençlere yönelik çıkardığı yeni
elektronik yayını Bilim Genç’in redaksiyon işlerini yapmak. Bunun yanı sıra
1967’den beri yayında olan Bilim ve Teknik dergisinin -bazı yazılarının
düzeltmelerini de yapıyorum. Hem Bilim Genç hem de Bilim ve Teknik için
hazırlanan yazılar popüler bilim yazıları olduğu için yaptığım iş çok daha
eğlenceli hale geliyor. En başta söylediğim gibi bir sosyal bilimci olarak
özellikle sayısal alanlara dahil edilen birçok yazıyla haşır neşir olmak bana
bilmediğim birçok şeyi öğretiyor. Merakımı üst düzeyde tutan bu iş sayesinde
hiçbir zaman monotonluğu kapılmıyor, her okuduğum yazıda yeni bir şeyler
öğrenerek bilgimi ve kendimi tazeliyorum. Yazı düzeltme işlerinin yanı sıra
Bilim Genç olarak düzenlediğimiz Robot Bilim gibi farklı projelerde görev
alarak kendimi proje hazırlama konusunda da geliştiriyorum.
Geleceğe yönelik hedefleriniz/kariyer
planlarınız nelerdir?
Kısaca
yayıncılıkla olan bağımı daha da kuvvetlendirmek diyebilirim sanırım. Ortak
Eğitim Programı ile staj yaptığım yerlerden birisi de TRT olduğu için
televizyon yayıncılığına da ilgi duymaya başlamıştım o dönem. Gelecekte bu
alanda da ileride bir şeyler yapmak isterim açıkçası. En çok arzuladığım şeyse
senaryo yazımı. Bunu ne zaman, hangi iş için yapabilirim bilmiyorum ama
yayıncılığın teknik kısmının yanı sıra yaratıcı yazarlık kısmında da yer almak
beni hayli memnun edecektir.
TOBB ETÜ Mezunlar Derneği’nden beklentileriniz
nelerdir?
TOBB
ETÜ Mezunlar Derneği hâlihazırda gerçekleştirdiği etkinlikler ve
organizasyonlar ile sunduğu sosyal yardımların yanı sıra kariyer planlamasında
mezun öğrencilere yardımcı olarak üzerine düşen görevi çok iyi bir şekilde
yerine getiriyor. Mezun olduktan sonra üniversite aidiyetimizi
sürekli kılan etkenlerden biri olan TOBB ETÜ MED’in daha da büyüyerek bugün
olduğu gibi gelecekte de TOBB ETÜ mezunlarının yanında olacağına dair inancım
tam.
Yoğun
iş temponuzda bizleri kırmayıp mezunlarımıza ve mezun adaylarımıza yol gösterecek
olan bu röportajı gerçekleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.